2 Mart 2008 Pazar

ikinci ders

İkinci derste öğrencilerimize oyunlarda neden seçici davrandığımızı, rekabetsiz oyunlar varken neden diğerini seçmemiz konusunda derste felsefik tartışmalar benim dikkatimi konu üzerine epey yoğunlaştırdı.Rekabetli oyunlar, takımın bir tarafındaki çocukları diğerleriyle karşı karşıya getirip, diğerlerinin başarısız olması onların başarılı olması demek olması anlamına geldiği için öğrenmeyi bir anlamda kısıtlayıp ve de çocukların kıskanma ve hırslanıp sinirlenme duygularını kabartacağından öğrenme alanında tercih edilmemesi yorumunu çıkartıyorum.Fakat bir yandan da özellikle başarıyla güdülenen öğrencilerin de bundan epey faydalanacağını da bir kenara atmıyorum.

Gelelim rekabetçi oyunların tercih edilmemesinin bir diğer sebebine; günümüzün kapitalist, yarışan, daha çok üretenin ve kazananın üstün gibi değerlendirilip yorumlandığı toplumumuzun çocukları nasıl bir formaya soktuğua ve bu hayata uyum sağlamaya çalıştırmasına bakarsak rekabetçi bilgisayar oyunlarından daha iyi bir performans sergilediğini söylemek yersiz olmaz.O zaman bırakalım da büyüdüklerinde bu büyük oyunun içine girsinler.

0'dan 9' kadar sıraladığımız oyun hakkında (konsantrasyon,senkronizasyon ..)çok şey söylendi ama ben basamakları öğrettiğinin yanı sıra, bunu başka kavramlarla ilişkilendirebilmeyi öğrettiğini düşünüyorum.Çünkü bu oyunu boğaziçi fencilerinin ve matematikçilerinin oynadığını düşünürsek ve basamakları iyi bilen bu insanların hata yaptıklarını gördüğümde basamakları bilmediklerini düşünmüyorum, o basamakta neler yapacağıyla ilgili ilişkiyi kuramadıığını düşünüyorum.Çocuklarda da aynısı olacak.Bu oyunu boğaziçililerin üzerinde denemek
bize birşeyler gösterdi.

Diğer oyunda ise ben de liderlik fikrinde konuşulanlarla hemfikirim.Oyunlar 1den 3e kadar gittikçe hiyerarşi azalıyordu.

Hiç yorum yok: